FARKINDA MIYIZ? YENİ NESİL ÇOCUKLARIMIZIN ! (İNDİGO - KRİSTAL - GALAKTİK )
Biz büyükler
hep, çocuklarımızı korumak endişesi ile terbiyeden yanayız. Farkında olmasak
da, tüm hayatımıza eski kalıp anlayışlarımız ile bakmayı tercih etmişizdir. Oysa hayat, sürekli bir değişim içindedir. Aksine, değişimden de o kadar korkuyoruz ki... Değişen
hayat içinde yaşarken, eski kalıplarımızla
düşündüğümüz için, problemler üretiyoruz, sorunlarımızla iç içe yaşarken, hayatı problemlerden ibaret olarak
görmeye alışıyoruz. Rahat ve huzurlu bir yaşam bize, sanki batmaya
başlıyor. Bu günün koşullarında kendimize ve çevremize şöyle bir bakarsak, insanoğlu problem üretmekten, sorun çözmeye
aklı ermiyor gibi garip bir haldeyiz.
Merhum
Mehmet Akif Ersoy, Asr Suresini yorumlayan şiirinde şöyle ifade ediyor; ."Doğrudan doğruya Kuran'dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz, İslamı." ve "Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." Hadisinin, muhtemel yorumu ile İmam-ı Gazali'nin , mealen "Kur'an'ın her asra dönük bir yüzü var." sözlerini kriter alarak,"İslam'ın yaşanan çağlara uygun yeni yüzünü anlamalı / yorumlamalı ve hayatı ona göre
yaşamalıyız." Şeklinde düşünüyorum. Muhtemelen içinde yaşadığımız çağa uygun yorumlar ortaya koyacak, ,müfessirlerimiz, olmalı. (Bu duruma "Zamanın Ruhunu yakalamak" da diyebiliriz.)
İçinde bulunduğumuz bu asırda bocaladıkça, İslam'a yani, ilk yüz yılındaki halindeki dinimize sarılıyoruz. Oysa, Cahiliye Dönemini, terbiye etmek için gönderilen yüce dinimiz, on beş asır öncesine hitap etmişti. On beş asır sonra, acaba, Kuran'dan hiç feyz almamış gibi-miyiz? Oysa, Mehmet Akif'in dediği gibi, 21. yüzyıl da olduğumuzu fark ederek, İslam'ı, yeniden anlamak için cehd etsek, yani Kuran'ı yeniden yorumlayarak, hayatımızı yeni baştan düzene koysak daha iyi olmaz mı?
İçinde bulunduğumuz bu asırda bocaladıkça, İslam'a yani, ilk yüz yılındaki halindeki dinimize sarılıyoruz. Oysa, Cahiliye Dönemini, terbiye etmek için gönderilen yüce dinimiz, on beş asır öncesine hitap etmişti. On beş asır sonra, acaba, Kuran'dan hiç feyz almamış gibi-miyiz? Oysa, Mehmet Akif'in dediği gibi, 21. yüzyıl da olduğumuzu fark ederek, İslam'ı, yeniden anlamak için cehd etsek, yani Kuran'ı yeniden yorumlayarak, hayatımızı yeni baştan düzene koysak daha iyi olmaz mı?
Einstein derki; "Bir problemi, ürettiğiniz düzeyde
çözemezsiniz. Ürettiğiniz problemi çözmek için bir düzey yukarı çıkmalısınız." İslam toplumu olarak, Kur'an'ı yeniden yorumlamak için bir üst düzeye çıkabilir miyiz?
.
Yukarıdan
İlahi bakışla, ya şöyle deniyorsa; "Yeryüzüne gönderdiğim Ey Ademoğlu! Hep problem üretiyorsun, ürettiğin sorunları çözmekten aciz kaldın.
Benim ahsen-i takvim (güzel) kullarım. Son Peygamber Hazreti Muhammed (sav)i
gönderdim. Tebliğini, hal diliyle ve
lisanı ile yaptı. Dersinizi çalışmadınız. Okuyun!!! dedim, Okumadınız. Düşünün!!! dedim, düşünmediniz. Halen
cehalet içinde yüzmeye doymadınız mı? "
ALTERNATİF BİR BAKIŞLA
Yüce Rabbimiz Allah (cc), bizleri yeni baştan terbiye etmek için, yeni nesil çocuklar gönderiyor olamaz mı? Bizler de bu çocuklara, İNDİGO / KRİSTAL / GALAKTİK ÇOCUKLAR veya X - Y - Z KUŞAĞI diyor, olamaz mıyız? Lütfen, bu konu üzerinde bir düşünelim. Yazar - çizer tüm entelektüeller. Devletleri yönetenler! Eğitim Sistemlerini - Müfredatlarını düzenleyen uzmanlar! Esasen, sorun üretenler bir üst düzeye çıkarak ürettikleri sorunları çözmek durumundadırlar. Öyle veya böyle... Bu yeni nesil çocukları anlamaya çalışsak ve çözümü onlar da arasak, nasıl olur? Acaba!
Yeni nesil,
yani geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımız, hayata bizden farklı
bakıyorlar. Bizler eski enerji ile donandık, zorlansak da, yeni nesil çocuklarımızı anlayalım, Yeni hastalık adları icat edip, Otistik - Dikkat Eksikliği
Sendromu - Hiper aktiflik vesaire...
demeyelim.
Yeni
Çağ'da yeniden Peygamberler
gönderilmeyeceğine göre, yeni nesilleri anlamaya çalışalım. Eski zihniyet yapısına
sahip kuşaklar, yani bizler, 50 - 60 yaşını geçmiş
bizim kuşak, bilelim ki, yeni nesil çocuklar, hayata bizim gibi bakmıyor ise, onları
yadırgamayalım ve yargılamayalım. Söz konusu yeni nesil, kendi yolunu kendi aşacaktır. Muhtemelen, bu çocukların bizden farklı
olduklarını fark ediyoruz, 'şimdiki çocuklar bir harika' şeklinde bakıyoruz, değil mi? Gelecek
onların olacak, bizlerin değil. Hz. Ali'nin bir sözü, hemen aklıma geliverdi. "Çocuklarınızı, sizin zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştiriniz. işte bu farkı fark edelim, lütfen bu konu üzerinde pedagoglar -
sosyologlar - eğitimciler, özellikle
devletleri yöneten erk sahipleri, sözüm temelde sizlere. Saygı ve sevgi ile meramımı duyurmak istedim.